Dün gece rüyamda Pardus tişörtü giymiş birisi gördüm… ?
Kategori: Günlük
Günlük olaylar, başımdan geçenler, yakaladıklarım, yakalayamadıklarım
Visual Studio 2005 ile Mobil Teknolojiler Semineri
Bugün saat 14:00-16:30 arası Netron ‘da “Visual Studio 2005 ile Mobil Teknolojiler Semineri” ‘nde olacağım. (detaylı bilgi) Biraz (biraz da değil fazlasıyla) geç oldu ama belki halen kayıt yaptırma şansınız olabilir. Seminerden Sezgin hocam sayesinde haberdar oldum. Üşengeçliği bırakırsa yakında burada kendisinin yazılarını da görebileceğiz.
Bu bahane ile yaklaşık 1,5 ay önce açılan MOBILnedir.com‘dan da bahsetmiş olayım. nedir.com sitelerinden birisi olan MOBILnedir?com mobil teknoloji üzerine yayın yapmak amacıyla kurulmuş. nedir?com ‘un diğer siteleri de ilginizi çekebilir; ASPnedir.com, SQLnedir.com, YazılımMimarları.com.
Sezgin hocam, görüşüyor muyuz bugün?
Ben de Clark Kent olmak istiyorum
Çocukluktan beri isterdim zaten. Halen değişen bir şey yok ya bu gece bunun o kadar da zor olmadığını farkettim. Ali Işıngör ‘ün Burkina Fasa Fiso Halk Cemahiriyesi ‘nde bahsettiği gibi Superman olmak için Krypton ‘dan gelmek gerekmiyor her zaman.
Çok yoğun bir gün geçirdiğim için daha önce farketmedim yazıyı. Kendi siteme bile bakacak zaman bulamadım tüm gün. Gece başımın ağrısına rağmen yatmadan önce bir göz atayım sağa sol derken Ali Bey ‘in yazısı çıktı karşıma. Okuyup bitirdiğimde çok geç haberim olduğu için üzüldüm biraz, daha sonra bunu görünce üzüntü falan kalmadı. Umarım herşey bununla da kalmaz.
Yatmadan önce Hilal Palabayık‘dan da bahsetmek istedim. Daha önce konuyla ilgili mail gelmişti fakat ilgilenememiştim. Bir kaç gün önce siteyi gördüm, bugün de Ali Bey ‘in sitesinde bağlantıyı tekrar görünce yazma ihtiyacı hissettim. Hilal ‘in B Rh(-) kana sahip olan, daha önce trombosit kan vermiş ya da vermeye uygun olan kişilere ihtiyacı var. Siz olmasanız da çevrenize bir sorun en azından.
Eminim ki Clark Kent gibi hissetmek bambaşka bir şey ve eminim ki ilk fırsatını bulduğumda bu hissi tadacağım.
Kışları az yağışlı ve soğuk, yazları ise sıcak
Ankara…
Yarın Ankara ‘dayız. Sevdiğimin en yakın arkadaşı evleniyor ve biz de düğüne gidiyoruz. Yarın sabah 8 otobüsü ile yola çıkacağız ve gece 2 otobüsü ile geri döneceğiz. Gönül cumartesiyi de Ankara ‘ da geçirip, gezip tozmak isterdi ya cumartesi boş değil. Fotoğraf makinası da babamda olduğundan bu geziye dair belgeleme yapamayacağım muhtemelen.
Bu blog işinde acemiyim. Sabah erken kalkacağımı bahane ederek bu seferlik kısa keseyim bari. Yazmak istediğim konular var ama önce biraz araştırma yapmam lazım. Ben bi Omerta ‘ya bakıp yatayım en iyisi.
Du’ bakalı nolcak?
Aslında herşeyi kendim yapmayı planlıyordum, biraz tembellik biraz da yoğunluktan dolayı mümkün olmadı. Siteye geçici olarak koyduğum ilerleme çubuğunu %10′ dan başlattım ve %11′ e bile gelemeyince, geçici de olsa bir çözüm bulmam gerektiğine karar verdim.
Bu kararlar biraz da aceleye geldi sanırım. İçerikten bahsedeyim dedim ne yazacağımı bilemedim. Zamanla oturur heralde.
Şimdilik bu kadar, Aziz Nesin’ in bir hikayesindeki arap karakterin lafıyla:
Du’ bakalı nolcak?